26 Şubat 2014 Çarşamba

MESELE; Üzüldüğüm konular


    Kendi sayfamdan ben sadece sevdiğimi, beğendiğimi paylaştım. Hiç kimsenin kişilik haklarına saldırıda bulunmadım. Sevmediğimi sevmiyorum diye lanse etmedim. Bu yüzden; yukarıda yazdıklarıma istinaden yapmadığımı yapanları eleştiri hakkım var demektir.

- Montaj olduğuna kendilerinin de inandığı ama insanları inandırmak için Sayın Başbakanın ses kayıtlarını yayınlayanlar var. Bu zatlara üzülüyorum. Dinlediyseniz kaydı, adam ''dinleniyoruz'' diyor. Dinlendiğini bildiği halde, oğlunun yanına birisini göndermeyi akıl edemiyor öylemi ? Montaja kadar düştüyseniz adamın bir açığı yok demektir. Bu da onu daha çok sevmemiz için sebeptir.
- Kurdukları dinleme örgütünün adını ''SELAM'' koymuşlar. Buna çok üzüldüm. İstirham ediyorum adını değiştirsinler. Selamın uhrevi bir durumu var, zedelenmesin. Merhaba filan koysunlar.
-Montaj ses kaydı ile elde edilmek istenen sadece 30 mart seçimlerinde partiyi dolayısıyla Sayın Başbakanı yıpratmak değildir. Peki nedir ? İşte bunu göremeyen ve veya gören parti teorisyenlerine üzülüyorum. Bu montaj ve şantaj ses kaydı ile partiden istifa ettirmek istedikleri milletvekili ve belediye başkanları üzerindeki etkilerini görmek istiyorlar.
-Neymiş Kayseri'nin özel bir yapısı varmış, bu yüzden cemaatin yaptıklarına Kayseri'den yüksek sesli itiraz gelmiyormuş. İşte buna çok üzülüyorum. Siyasi eğilimini benimsediğin bir partinin genel başkanı bu istiklal savaşıdır diyecek ama Kayseri özel yapısı gereği siyasi düstur üzerine hareket etmeyecek. Kabul etmiyorum, edemiyorum. Muhakkak ki amacım cemaat ile ilişkiler kopsun ve cemaate zararım dokunsun değil. Böyle düşünenlerde vebalim kalır. Ancak cemaatin içerisinde bulunmak istediği durum maalesef ülkenin sıhhatli gelişimi açısından uygun değil. Beni tedirgin eden durumsa bu cemaate mensup hatta önde gelenlerinin Kayseri'de parti yöneticisi durumunda olmalarıdır. İlginç gelen konuda şudur ki, cemaat, milletvekili düzeyinde ki müntesiplerine istifa için baskı yaparken, il düzeyinde yönetici olanlarına da görevde kalmaları yönünde telkinde bulunmalarıdır. Sebebi gayet açıktır ki burada ki erki, yönetimsel manevraları hala elinde bulundurmak istemeleridir.
-Sadece eleştiri üzerine hayatını idame ettiren arkadaşlar var. Bunlara ve dolayısıyla yaptıklarına üzülüyorum. Eleştirinin öyle enterasan bir özelliği vardır ki pek kimse farkında değil. Eleştiriyi yapınca sanki doğruyu biliyormuşsun gibi oluyor. İşte üzüldüğüm nokta bu bilmiyor ya aslında. Takındığı tutum ve bundan paylanma isteği var, ürettiği hiç bir şey yok bu zatı muhteremlerin.
-İki arada bir derede kalanlara çok üzülüyorum. Bu ara o kadar var ki anlatamam. Bir yandan iktidarın nimetlerinden faydalanmak istiyorlar(maddi değil, güç ve erk açısından tatmin olarak) ama dünya görüşleriyle taban tabana zıt bir durumla karşı karşıyalar. Kolay değil vallahi işleri. Bir eli gidiyor, diğer eli ... yeme otur diyor. Oysa TARAF olmak ne güzel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder