Önsöz
Bilgi aydın için nasıl gerek şartsa, cesarette gerek
şarttır. Aydın kimsenin tarafında değil, yalnızca hakikatin tarafında olan
kişidir.
Farklı ideolojik yönelimleriyle bir çeşitlilik arzeden Türk
aydını, nitelik olarak da farklı profiller içerisinde belirginleşmiştir.
(Sf ıx)
Giriş
Entellektüeller, bilgi ve düşünce üreten ama toplumdan
kopuk, halkın sorun ve dertleriyle uğraşmayan kişiler olabilir. Aydınlar ise
entelektüel olmasalarda toplumu donukluktan, durağanlıktan kurtarmaya çalışan,
onlara bir bilinç ve hareket kazandırmak için çaba gösteren kişilerdir….Şeriati
bu bakımdan , Ebuzer’in bir entelektüel olmasada, bir aydın olduğunu söyler.
Aydın ona göre bir dava adamıdır.
SF1
Şeriati, aydını da taklitçi ve asıl/asil aydınlar olarak ikiye
ayırmaktadır….elinizdeki bu çalışma Türk düşüncelerindeki batılılaşma yanlısı
sözde aydınlar ile gerçek aydınlar arasındaki farkı belirginleştirmeye dönük
bir çalışmadır.
Alim, münevver, aydın ve entelektüel…
Sf2
Faucault’un, Chomsky’nin Said’in ya da Aron’un …
Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde
başlayan/başlatılan batılılaşma hareketleri önceleri sadece imparatorluğun
yıkılışını önlemeye yönelik somut(askeri,ekonomik) tedbirleri amaçlamışken
zaman içerisinde kültürel bir nitelik de kazanmıştır….’Sorun’ üzerinden çözüm
arayan Osmanlı eliti, ‘sorun’u savaşlardaki yenilgiler ve neticesinde meydana
gelen toprak kayıplarında ve kısmen de ekonomideki güçsüzleşmede gördükleri
için çözümü de, askeri ve ekonomik iyileştirmelerde aramış ve modern batıdan bu
konularda yardım almaya yeltenmişlerdir….ilişki etkileşim…Pandora’nın Kutusu
belki de bilmeyerek ve bir daha kapanmamak üzere açılmış oldu.
Sf3
…aynı biçimde ulemayı da nihayetlendirip yerine aydını ikame
etmiş değildi….ulema varlığını…
Dolayısıyla aydın problemi modernleşme probleminin bir
parçası olarak değerlendirilmek zorundadır
Sf5
…değer dünyasını savunan gelenekçiler…Gelenekselciler içinde
muhafazakarları ve İslamcıları…İslamcıları da radikaller ve
ılımlılar…libarellerden sosyalistlere…
Radikaller…Ilımlılar…
Sf6
Osmancılık siyaseti çok kısa zamanda cari olma imkanını
kaybettiği için, tüm siyaset diğer ideolojilere;batılılaşmaya, İslamcılığa ve
Türkçülüğe kalmıştır…Türkçüler…
…liberaller ve sosyalistler…aydınlanmacı aklı, seküler bir
dünya tasavvurunu, bilimsel anlayışı, insan merkezli bir evren anlayışını kabul
edip savunmuşlardır….bu gerçekci aydınlar,…yerli nitelemesini hak ederler.
…samimi, endişeli ve cesur adam, düşüncenin namusuna sadık
kalarak hakikat istikametinde bir yürüyüş sergilemek…
Sf 7-8
NAMIK KEMAL’DE
DEVLETİN NİTELİĞİ VE TEMEL DAYANAKLARI
19 yy Değişim projesinin zaafı salt araçların değişimini talep eden bir proje
olmasından değildi, aksine araçlarla birlikte amaçları da yeniden dizayn etmeyi
hedefleyen yeni bir paradigmayı ihtiva etmesindendi…Yeni durumun başta
yarattığı şaşkınlık aşıldığında, ona karşı nasıl tavır takınılması gerektiği
daha önemli hale geldi.
Nihai amaçları konusunda ortak bir payda da buluşan
aydınlar, söz konusu amaca ulaşmanın hangi içerikte ve yöntemle gerçekleşeceği
konusunda hemfikir değillerdi.
Sf 11-12
Jeune’lük Avrupa’da ulusculuk ve
meşrutiyetçilik, hatta cumhuriyetçilik yanlısı anlamına geldiği halde,
Türkiye’de bu hem din, hem devlet düşmanlığı anlamına geliyordu.
Sf 14(dipnot)
Niyazi Berkes, Türkiye’de
çağdaşlaşma,7. Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005,s.272-273 Alalım!
Sf 15 (dipnot)
Yeni Osmanlı harekatı bir yandan bir çok yeniliğin fitilini
ateşlemiş, öte taraftan da belli bir düşünme biçimini ve tavrını gelecek
kuşaklara miras bırakmıştır.
Sf 16
Bir düşünür olarak Osmanlı devletinin bekasını temin
maksadıyla çağının bütün meselelerine yeterince kafa yormuş, inandığı çıkış
yollarını açıkca göstermeye çalışmıştır.
Sf 17
Şinasi’nin seküler talepleri ve dayanakları karşısında Namık
Kemal hala dinsel talepleri ve dayanakları referans alıyordu.
Sf 18
…entelektüel olarak değil…siyasi mücadelesi…
Namık Kemal
Düşüncesinin Temel Hatları
…bir siyasi teori ve felsefe geliştirme…Namık Kemal’in
siyasi felsefesi, iki noktadan incelenmelidir. Birincisi ‘’İslami ve batılı
siyaset kavramları arasında amaç, kaynak ve tutarlılık bakımından
gerçekleştirmeye çalıştığı sentez….
Sf 19
İlgilendiği konularda teorik ve felsefi bir arka plan
oluşturmaya çalışması…uzlaşmacı(sentezci)
Sf 20
1.
Osmanlı imparatorluk devletinin çöküş nedenleri
nelerdir? 2. Bu çöküş sürecini tersine çevirmenin yolları nelerdir? 3. Bunun
için gerekli reformlar ne olmalıdır? ÖNEMLİ!
1.
Nedenler siyasal ve ekonomiktir; 2. Yollar eğitim
yollarıdır; 3. Gerekli ilk reformlara, anayasalı merkeziyetçi bir devlet rejimi
kurmakla başlanabilir.
Sf 21
…duruşunu betimlerken Osmanlıcı, Milliyetçi, modernleşme
yanlısı ve İslamcı olarak tanımlayabilmekte…inandığı bütün bu değerleri bir
arada mecz etme istiyakıyla yola çıkmış bir aydındır. Ancak bütün düşüncelerine
bir meşruiyet aradığı yer dindir.
Sf 23
…içsel olmaktan daha çok dışsal olduğu…Yani genelde İslam
toplumlarının özelde ise Osmanlı’nın tıkanmışlığına çözüm ararken ilk
karşılaştığı şey içerden bir yenilenmenin gerekliliği değildir…içerdeki
tıkanmışlığı fark ettiğinde, belki de ondan da önce, dışsal alternatifleri
zaten fark etmişti.
Sf 24
İslami siyasetin batılı liberal siyasetin gelişkin yönlerini
zaten içerdiğine inanıyordu. Ona göre sorun teoride değil, uygulamadaydı.
Sf 25
…tüm çabası daha önce de ifade edildiği üzere devletin
devamlılığını temin etmekti….İbn-i Haldun’un tarih felsefesine dayanarak
neredeyse ölüme yatmış, kötü son’u peşinen kabullenmiş çevrelere ve onların
kendilerine dayanarak yaptıkları İbn-i Haldun’un tarih felsefesine karşı
çıkarak.. beklenen ve kaçınılmaz zannedilen kötü sonun gerçekleşme mecburiyeti
olmadığı kanaati… oluşturmak gerekiyor(Ak parti için)
Sf 27
…meşvret… sihirli kelime
Sf 28
…çıkarlarını kaybetme endişesi… veşahirhum fil emr…hum
zamiri…seçici ve kendileri ile istişarenin tavsiye olunduğu grup olarak bütün
halkı değil sadece aralarında belli şartları taşıyan ehil ve layık kişileri…
Sf 29
Efradın marifetine, mülkün mamuriyetine insaniyetin
kemaline, medeniyetin tekrarına hizmet…
Sf 33
Montesquieu’dan da kuvvetler ayrılığı teorisi..
Sf 38
Zulmün ne kadar hasmı iseler, fitnenin de o kadar
düşmanıdırlar.
Sf 39
Bu durumda siyasi bir egemenliğin meşru olabilmesi için iki
koşulu yerine getirmesi gerekir; bunlardan birincisi halkın rızasına
dayanmaktır. Öteki de soyut haktan gelen kanuna uygun olmaktır.
Sf 40
…son derece pratik kaygılarla dinamik, sentezci kısmen de
yenilikçi bir düşünsel bir duruş sergilemiş bir aydın olarak, hem döneminin
düşünce gündemini hem de siyasi gündemin oluşmasına katkı da bulunmuştur. Bu
katkı kendi dönemini aşan bir belirleyicilikte, kendinden sonraki kuşakların
düşünce dünyalarının belirlenmesinde etkin olmuştur….sentezci, pragmatik,
devletçi…
Sf 42
…ardılları, onun zorunlu bir acelecilikte yatay düzlemde
yürüttüğü tartışmalara zaman içerisinde derinlik kazandırabilmiş
olsalardı…zengin bir entelektüel miras…
Sf 43
MEHMED AKİF:
BATILILAŞMA VE İSLAMCILIK
Özellikle askeri alanda batıyla karşılaşma ve bu
karşılaşmanın sonucunda gelen ağır yenilgiler ve toprak kayıpları, Osmanlı’yı
Batı üzerine düşünmeye sevk etmiştir….ilk somut netice, özellikle askeri alanda
Batılı anlamda bir yenileşme…
Sf 45
Batılılaşmanın sihirli bir değnek olmadığının fark edilmesi
ve toplumun temel kabulleriyle örtüşmüyor olması.
…Osmanlıcılık…Türkçülük…İslamcılık…
Sf 46
Modern Bir İdeoloji
Olarak İslamcılık
..Batı’nın…(rasyonalist, materyalist ve pozitivist)
biçimlenmesi…
Osmanlıdaki muhtemel sorunlar, hep İslam’dan uzaklaşmayla
açıklanmıştı.
Sf 49
İslamcılığı, siyasi ve ideolojik bir akım olarak değil, her
yeni durumda işleyen, gelişen ve kendini üreten bir süreç olarak…
İslam’ın bir ideoloji değil bir din olduğu, dolayısıyla
kendilerinin de birer ideolog değil, Müslüman oldukları…
Sf 50
…İslamcılığın kurucu babalığını ise Cemaleddin Afgani’ye
…Namık Kemal’le başlatanlar da vardır.
İslam dininin felsefe ve pozitif bilimlere, dolayısıyla da
medeniyete karşı olmadığını; aksine dinin Müslümanlara bunları öğrenmeyi
emrettiğini ileri sürmesi…
Sf 52
Dini ilimlere olan vukufiyetleri nedeniyle ulema sınıfına,
modern bilimlere olan ilgileri nedeniyle de aydın sınıfına yakın…İslamcılığın
bir yandan devlet otoritesine yaslanması…diğer bir sebebi de geniş halk
kitlelerinin vicdanlarına, tahayyüllerine karşılık gelebilmesidir.
Batıdan(doğudan fark etmez)
gelen ideolojik düşünce yapısı ile geleneksek İslam değerlerinin birleşimi
neticesinde, İslam’ın ideoloji formu içinde yeniden sistemleştirilmesiyle…
Sf 54-55
İslam ilerlemeye açık, ilme, akla ve mantığa uymayı emreden,
buna karşın hurafelerden, bidatlardan ve gelenekten kaçınmayı öğütleyen,
ahlakı, çalışkanlığı ve dürüstlüğü düstur edinen bir dindir. Dolayısıyla
Müslümanlara,özellikle de hilafeti temsil eden son büyük İslam İmparatorluğunun
evlatlarına düşen gerçek görev, İslam’a dönmek vasıtasıyla bu son İslam
İmparatorluğunun bekasını temin etmektir….Tarık Zafer Tuna…ilim ve eğitim
alanındaki ciddi yenileştirme ve iyileştirmeleri içerecek olandır, diğeri ise
içtihat kapısının tekrar açılmasını sağlayacak olan düzenlemedir.
İlim ve eğitim alanındaki iyileştirme talepleri, özellikle
dini eğitimin verildiği medreselerin ıslah edilmesine yöneliktir.
Sf 58
Ali Bulaç, İslamcıların zihinsel arka
planlarında üç temel paradoksun yattığını düşünüyor, bunların ikisi kartezyan
felsefe ve iki dünya arasında kurulmaya çalışılan tartışmalı analojiler iken…ilerleme
inancıdır….Ali Bulaç, ‘’İslam’ın üç siyaset Tarzı ve İslamcıların Üç Nesli’’,
Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce 6:İslamcılık….İsmail kara, Türkiye’de
İslamcılık Düşüncesi…
Sf 58(dipnot)
…içtihat, dine zamana karşı dayanıklılık sağlayan toplumsal
her soruna İslam’ın genel ilkeleri ve Şeriat koyucunun maksadı doğrultusunda
çözümlerin aranıp bulunmasını temin ederek…içtihat talebiyle geleneksel İslam’ın
yüzyıllardır kemikleşmiş kabuklarını kazımaya niyet etmiş olmaktadır.
…İslamcılar…rasyonalist, modernist, selefi olarak
adlandırılmışlardır….İslam’ı İslam dışı unsurlarla …
Sf 59
İsmail Kaya’ya göre İslamcıların alıp
sürdürdükleri, geleneksel İslam’a ve Müslümanlara ilişkin oryantalistik
varsayımlar şöyledir: a) hurafelere, batıl inançlara, menkıbelere,İsrailiyata
bulanmış bir inançlar manzumaesi ve din;
b)Müstebit(ortoriter/totaliter/despotik) bir siyasi yapı; buna karşılık
itaatkar, sesini yükseltmeyen bir toplum; c) Atıl, hareketsiz, vurdumduymaz,
gözü ahrete dönük bir toplumsal yapı ve ilişkiler ağı, d)Kadınla erkeğin,
müslimle gayrimüslimin, hürle esirin hukuken, siyasetten ve statü itibariyle
eşit olmadığı bir sosyal hayat; e)Say’u gayreti , içtihatı, iradeyi değil de
pasif bir hat üzerinden cereyan eden tevekkülü, sabrı, kaderi, kanaati, bir
lokma bir hırkayı öne çıkaran bir zihniyet ve yaşama üslübu; f) İlmi ve felsefi
gelişmesi 12. Asırda durmuş; şerhlere, haşiyelere, tekrara, ezbere boğulmuş,
taklitle yürüyen bir ilim anlayışı ve kendini yeniden üretemeyen, yeni
meseleler vaaz edeneyen, bu yüzden de geçmişte kalan bir tedris tarzı…
Sf 59-60(dipnot)
…İslam dünyasının gerilemesinin iç sebepleri arasında, Müslümanların
tembelliği, yeniliğe düşman olmaları, İslami hakikatlerden uzaklaşmaları
anılabilir. Dış sebepler arasında ise batının İslam dünyasına yönelik her türlü
saldırılarını anarlar.
Sf 60
İslamcılara göre, şeriata göre yürütülen ülkelerde demokrasi
zaten vardır.
Sf 63
…söylemlerindeki ideolojik muhtevaydı.
Sf 64
Bu gruptaki İslamcılara göre Batı medeniyeti, maddi ve
manevi unsurlarıyla ikili bir yapıdır. Bu yapının manevi yönünden alınabilecek
hiçbir şey yoktur… Batı’nın maddi medeniyetinin geldiği noktadan alınabilecek
şeyler muhakkak ki vardır.
Sf 66
İslamcılar Hıristiyan Batı ile Müslüman Doğu’yu
karşılaştırarak, kendileri için bir motivasyon oluşturmaya…Hıristiyan batının
kendi öz değerlerinden değil, Müslüman doğunun ataletinden kaynaklanmıştır.
Sf 67
…İslamcılar, ilmi ve tekniği almak konusunda da birtakım
noktalara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Bunların başında
taklitten kaçınmak gelmektedir.
Sf 68
Batı gerçeğini inkar etmek İslamcılık siyasetini hiçbir
biçimde yeniden üretip yenilemeyecektir.
Sf 79
YAHYA KEMAL DÜŞÜNCESİ
VE MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKARLIK
Muhafazakarlık, geçmişi ve onun geleneksel düşünce
kalıplarını, önemli bir toplumsal miras olarak değerlendirilir. Bu nedenle de
muhafazakarlık, geçmişin (kadim ve ezeli) ve yerleşik olanın, geleneksel ve
kutsalın sürekliliğini modern koşullarda sağlamaya çalışmanın iradesi ve
yeteneği olarak tanımlanabilir.
…durum, anlık bir tepkisel dirençle aşılamadığı an, mazeret
üretmeyi, meşrulaştırmayı ve uyumu tercih eder.
Sf 85
Muhafazakarlık genel anlamda, devletçi, statükocu, rejim
yanlısı bir tavırdır.
Gaz metaforu…Çünkü gaz(hava) şekilsiz ve hacimsiz; her şekle
girebilen, her hacimde temsil edilebilecek bir şeydir.
…muhafazakarlık modernleşmenin meydan okumasına karşı,
geleneksele bağlılığı ve onun oluşturduğu otantik özle dirilmeyi ifade eder.
Ancak modernleşmeyle muhafazakarlık arasında bir bağıntının ortaya çıkması,
milliyetçilik gibi saiklerle zorunlu hale gelmiştir.
Sf 87
Yahya Kemal muhafazakarlığını bir fikir sistemi ya da bir
teori olarak değilde, bir duruş ve duyuş olarak değerlendirmenin daha doğru
olacağını ifade ediyor.
…Yahya Kemal…Fransa’da, kısa bir dönem sosyalizme ilgi
duymuş olsa da , Leon Cahun’un fikirlerinden etkilenip Turancı olmuştur. Ancak
Albert Sorel’den aldığı dersler ve Camila Julian’ın görüşleri onun Turancı
fikirlerini gözden geçirmesine neden olmuştur.
Sf 90
‘kökü mazide atiyim’
Sf 93
İslamcılar rıza ve itaati tercih etmedilerse de,
itirazlarını da çok seslendiremediler, ortaya konulan politik sertlik onların susmalarına,
köşelerine çekilmelerine sebep oldu.
Sf 95
İnkar Edilen Mazi ve
Meçhul Ati
…Yahya Kemal’le Mehmet Akif arasında bir
karşılaştırma…Akif’te ahlaka, imana, kelama ve fıkha dayalı olarak karşımıza
çıkan İslam, Yahya Kemal’de kişisel ve içsel bir söylem, tasavvufun ürettiği
kurumlar ve artistik pratikler olarak öne çıkar.
Sf 98
…mütereddittir.
‘’Çok insan anlayamaz eski musikimizden/Ve ondan anlamayan
bir şey anlamaz bizden’’
Sf 100
CEMİL MERİÇ’İN
OSMANLI VE CUMHURİYET ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİ
Türk düşünce hayatında Cemil Meriç kadar heyecan uyandırıcı
bir başka entelektüel neredeyse yoktur.
Sf 103
Cemil Meriç’i ve üslubunu…yalnızlık, tedirginlik, küstahlık
olarak belirliyor.uz
…Bir çağın vicdanı olmak isterdim…Muhteşem bir maziyi daha
muhteşem bir istikbale bağlayacak bir köprü olmak isterdim…
…bütün Batılı değerlere rağmen, daha da yerli
olmak…Kafasıyla, düşünme biçimiyle Batılı; gönlüyle, ruhuyla yerlidir.
Sf 106
Zaten Osmanlı’da toprak mülkiyeti yoktur. Mülk Allah’ındır.
Sf 107
Tefekkür tereddüttür…
Sf 108
Medeniyetle(1)…millet çapında
düşüneceksek, millet vardır, Osmanlı kültürü vardır, biz varız. Batı’nın teknik
üstünlüğü vardır, o kadar.(2)
Sf 119
Sentezlerle, imkansızların izdivacıyla…bir yerliliktir…
Sf 120
…sağcı gelenek içerisinde düşünceyle karşılaşmanın ve onunla
hemhal olmanın gereklerini yerine getiren nadir isimlerden biri olan Nurettin
Topçu…
Sf 123
Nurettin Topçu düşüncesinin felsefi zemini…hareket
felsefesidir. Hareketi ahlakileştirmek ideali tam da bu çabanın eseridir.
Nurettin Topçu, insanın eşyayı değiştirdikçe kendisinin de
değiştirmek suretiyle Allah’a yaklaşacağını ve böylelikle gerçek kurtuluşu yani
hakikati bulacağını ileri sürmektedir…Çünkü bu isyan hür iradeyi ve hareketi
zorunlu kılan ve Allah’a dayanılarak yapılan isyandır.
Sf 127-128
Sanat hakikatin kendisi olmamakla birlikte, hakikate
tırmanmanın aracıdır.
Nurettin Topçu için sanat, bir hezeyan ve sayıklama olmanın
ötesinde, felsefi derinliği olan, insanı ve onun mukadderatını mesele edinen,
ruhu olan ve ruhu olanı yeni dünyalara götüren, yeni doğuşlara kavuşturan,
mukadderatımızın trajik meselesini çözmeye yeltenen büyük bir edim olmak
zorundadır.
Sf 129
Dolayısıyla hayatıyla sanatını birleştirip, aynileştirilmiş
olanlar, yani büyüklerin ulaşabildiği o bölgede oturanlar Sinan, Yunus, Fuzuli,
Goethe ve Beethoven’le birlikte Mehmet Akif de vardır.
Sf 136
…Bergson sezgiciliğinin etkisi…
Bohemin sisli, muğlak ve haz dolu dünyasından dinin teslim
alıcı, çile dolu, sorumluluk yükleyici ve bütün varlık sancılarına karşın huzur
bağışlayıcı dünyası…
Sf 145
…işbirliğinin nedenlerini; milliyetçiliğin toplumsal düzeyde
yaygınlaşmak ve kabul görmek için İslam ideolojisine ihtiyaç duymasına,
İslamcılığın ise kendini açıkça ifade etmek için milliyetçiliğe ihtiyaç
duymasına bağlıyor. Cemil Koçak açıkça bu iki ideoloji arasındaki ittifakı
rasyonel bir çıkarcılığa bağlıyor…
Sf 147
Batı, Yunan felsefesi, Roma hukuku ve Hıristiyan
ahlakıdır…Doğu ise inançların ve ruhların dünyasıdır. Denkliklerin ve vasatın
dünyası. Batı tahakkümün, üstünlük yarışının, Doğu ise, teslimiyetin tevazunun
adresidir.
Sf 148
…siyaset…entelektüel edimdir.
Büyük Doğu(1943)
Sf 149
..ona göre 10 yıllık DP iktidarı üç devrede
değerlendirilmelidir:’’Birinci devre 1954 seçimlerine kadar dört sene…Hedefsiz
gayret devresi…İkinci devre:1957 seçimlerine kadar üç sene… Boşuna zahmet
devresi…Üçüncü devre:1960 baskınına kadar üç sene…Boyuna gaflet devresi…’’
Sf 152-153
Türk İslamcılığında Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç
çizgisinin dördüncü halkası olarak değerlendirilebilir.
Sf 194
Müslümanca yaşamak Rasim Özderen’in modern dünya
hapishanesinden çıkmak üzere gösterdiği tek kapı…
Sf 197
Böyle biri uzlaşmacı yahut asgari müştereklerin takipçisi
değildir.
Sf 198
Ayrıca liberalizmin aşırı bireyselciliği ve hiçbir kayda
bağlı kalmayan serbestliği de eleştirinin öteki nedenleri arasındadır.
Türk düşünce tarihinin son iki yüzyılında yer almış, ama bir
şekilde modernleşme sorununa ilgi duymamış aydın sayısı, her halde sandığımızın
çok altındadır.
Türk aydınlarının modernleşme sorununa kabaca üç biçimde
yaklaştığını gösteriyor; karşı olanlar, taraf olanlar ve temkinli olup orta
yolu tercih edenler.
Sf 208
Meşrutiyet dönemi İslamcılarının kahir ekseriyeti Batı’nın
ilmini ve teknolojisini alıp, zihniyetinden ve ahlakından uzak…gibi bir orta
yolu tercih etmişlerdir.
Sf 209
Gül Yetiştiren Adam…İslamcılığını hep
bir erteleyiş olarak…Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce-İslamcılık, Cilt:6,
İletişim Yayınları, İstanbul,2005, s,760-772.
Sf 209 (dipnot)
Zira bütünüyle batılı
bir üretim olan modern paradigma temelde kutsal olanın inkar edilmesi esasına
dayanır.
Sf
210
Tanzimat aydınlarının
Batı karşısındaki safiyane duyguları batılılaşma macerasındaki romantik yönü
ihtiva eder. Özellikle ilk dönem Türk aydınları Batı’nın gerçek mahiyetini
bilme yeterliliğinde değillerdi. Bu nedenle de onunla hesaplaşmak gibi bir
endişe barındırmıyorlardı. Özdenören’e göre ilk dönem aydınların öncelikli
endişesi devleti kurtarmaktı. …Türk aydınının bu ilk izlenimlerinin kolay kolay
silinemediğinin altını çiziyor….Ve asla bir denkli üzerinden ilişki
yürütemediler. Aksine ilişkiye hep yenik başladılar.
Sf
212
Modernlikten önce
egemen olan, kutsal olan olduğu için, modernliğin kutsal olana isyanı diye
tanımlanması yanlış sayılmamalıdır.
Sf
213
‘’İslami kurala göre
yaşamak isteyen insanlar için, Batı kültürünün eseri olan ev düzenlenmesi
tamamen elverişsiz, kullanışsız kalır. Fakat bu insanlar böyle bir ev düzeninde
yaşamaya mecbur bırakılırsa, o takdirde kendi yaşayış tarzlarından taviz
vermek, fedakarlıklara katlanmak durumunda kalırlar. Yani, kendine ait kültür
ortamında yaşamayan bu insan, ya evin düzenini kendine göre değiştirecektir yahut
evin gerektirdiği yaşayış tarzına göre kendini değiştirecektir.’’(işte bu mekanla ilişkili her şey)
Sf
220
Kemal Tahir
romanlarını, düşünsel tezlerini sergilediği bir platform olarak görmüştür.
Sf
226
…onun romanları, yer
yer bir fikir kitabına, ideolojik bir argümana, bir tarih tezine dönüşürler.
Kendini siyasi
yelpazenin solunda gören Kemal Tahir, ideolojik olarak bilimsel sosyalizmin
savunuculuğunu yapmıştır.
Sf
227
Mark ve Engels kendi
teorilerini ‘’bilimsel sosyalizm’’ olarak betimlemişler ve daha önceki yılların
‘’ütopyacı sosyalizmi’’ni reddetmişlerdi.
Sf 227(dipnot)
Türkiye’de yaygın bir
biçimde rastlanan; Batılı ideolojileri oldukları gibi alan ve Türkiye’ye
aktaran taklitçi aydınlardan değildir.
Sf
228
Kemal Tahir, yerli
sosyalizmi aramaktan yana çizenleri, hazır kalıplar var olduğunu savunanları,
bunların işe yaradığını öne sürenleri, kim olurlarsa olsunlar ya da nereden
gelirlerse gelsinler büyük emperyalist ajanlar olarak kabul etmiştir. Kemal
Tahir Türk sosyalistlerini tam da bu gerekçelerden dolayı eleştirmiş; onları
tepeden inmeci, kurtuluşu dışarıdan bekleyen, toplumsal gerçeklerden kopuk ve
halka yabancı olmakla suçlamıştır.
Sf
229
Kemal Tahir’in
yerliliği evrensel nosyonlardan kopan, kendini dar sınırlara hapseden,
indirgemeci, küçültücü bir yerlilik değildir.
Sf
230
Ancak milliyetçi ve
muhafazakar çevrelerde üretilen ve savunulan yerlilik, ait olunan ideolojinin
doğal bir tezahüründen ibarettir.
Türk modernleşmesi,
bir ön kabulün, bir öykünmenin, bir teslimiyetin; en nihayetinde de bir
yenilginin tarihidir.
Sf
232
Kemal Tahir’e göre
modernleşmek için kendi toplumundan ve tarihinden kopmak ya da kendini inkar
etmek şart değildir.
Türk solu genelde
Batı karşıtlığını bile Batıcı bir tavırla dile getirmiştir.
Sf
233
‘’Sosyalizm Asya ve
Doğu halklarının direnişi karşısında bu halkları denetimi altına almanın, Batı
ile ilişkilere uyumlu hale getirmenin bir başka biçimi olmuştur.’’
Sf
234
Kemal Tahir’e
göre…Osmanlı temel üretim aracı olan toprağın mülkiyetine el koymuştur…Halk…kendisine
ait olmayan bu toprağı kullanma hakkına sahiptir.
Sf
241-242
Bozkırdaki
Çekirdek…Romandan bazı alıntılar enstitülerin ideolojik dönüşümdeki rolünü
vurgulamak için iyi birer örnek olacaktır:
‘’ genel Müdür,
inanmışların güveniyle gülümsedi: Her köyde bir Mustafa Kemal..Nerde o mutlu
günler’’..Yetiştirilecek gençler, yeni devleti kuran liderin vasıflarıyla hayal
edilmiştir.
Sf
247
Kemal Tahir ilgisinin
büyük bir kısmını Osmanlı’ya tahsis etmiştir. Ancak Osmanlı’ya yönelttiği
ilginin nedeni nostaljik olmaktan daha çok, toplumların tarihsel süreklilik
içinde var olduklarına yönelik sosyolojik ilkeye gösterdiği bağlılıktır.
Sf
251
…sosyolojinin…siyasal
hedefi olan Batılılaşmak idealiyle doğrudan bir ilgisi vardır.
Sf
260
Türk sosyolojisinin
en önemli kurucu isimlerinden olan Ziya Gökalp…
Sf
261
…toplumların sorunlarını
tespit ve çözümlerine yardımcı olmak maksadıyla üretilmiş olan sosyolojinin…
Sf
262
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder